AZ YİYENİN ÖMRÜ BEREKETLİ OLUR
İmâm-ı Gazâlî Hazretleri der ki: Allâhü Teâlâ’nın rızâsına kavuşmak ancak ilim ve amelle olur. Bedenin sıhhat ve selâmeti de yemek ve içmek ile olur. Yiyecek ve içecekten ihtiyaç duyulan gıda alınmayınca beden sıhhatli olmaz.
Bundan dolayı evliyâullahtan bâzıları “Yemek yemek dindendir.” demişlerdir. Âyet-i kerîmede de Allâhü Teâlâ (meâlen) “Helâl ve güzel şeylerden yeyin ve sâlih ameller işleyin.’’ (Mü’minûn Sûresi, âyet 51) buyurmuştur.
Hâsılı yemek ve içmekten maksat sâlih ameller işlemek için kuvvet kazanmak olunca insanın, sırf lezzet almak ve zevk için yemesi ve içmesi lâyık olmaz. Belki insanlığa yakışan, ihtiyaç ne ise o kadarla yetinmektir.
Rasûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Hiç şüphesiz insanlardan dünyâda tokluğu çok olanların, âhirette açlığı uzun olacaktır.” buyurmuşlardır.
Midesi yemekle dolmuş olanın kalbine hikmet girmez. Bir kişi az yerse az su içer. Az su içen kişinin uykusu az olur. Uykusu az olan kişi ömrünün bereketini görür. Çok yemek de çok uyumayı gerektirir. Çok uyuyan kimsenin ömrünün bereketi kaybolur. Bir kimse herhangi bir sebeple doymak derecesinden daha az yemekle iktifa ederse onun bedeni gıdayı daha güzel kabul eder. Nefsinin ve kalbinin halleri daha iyi olur. Karnını tıka basa dolduruncaya kadar yiyenin hâli bunun aksine olur.
Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ) buyurmuştur ki: “Resûlullah Efendimiz Hazretleri tam doyuncaya kadar yememiştir. Âilesinden yemek istemezlerdi. (Yani ‘yemek getirin, yiyelim’ yahut ‘gönlümüz falan yemeği istiyor, onu getirin.’ dediği görülmezdi.) Eğer yemek getirirlerse yerdi. Her ne yiyecek ve her ne içecek verseler reddetmez, kabul ederdi.” (Mevâhib-i Ledünniyye
İmâm-ı Gazâlî Hazretleri der ki: Allâhü Teâlâ’nın rızâsına kavuşmak ancak ilim ve amelle olur. Bedenin sıhhat ve selâmeti de yemek ve içmek ile olur. Yiyecek ve içecekten ihtiyaç duyulan gıda alınmayınca beden sıhhatli olmaz.
Bundan dolayı evliyâullahtan bâzıları “Yemek yemek dindendir.” demişlerdir. Âyet-i kerîmede de Allâhü Teâlâ (meâlen) “Helâl ve güzel şeylerden yeyin ve sâlih ameller işleyin.’’ (Mü’minûn Sûresi, âyet 51) buyurmuştur.
Hâsılı yemek ve içmekten maksat sâlih ameller işlemek için kuvvet kazanmak olunca insanın, sırf lezzet almak ve zevk için yemesi ve içmesi lâyık olmaz. Belki insanlığa yakışan, ihtiyaç ne ise o kadarla yetinmektir.
Rasûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Hiç şüphesiz insanlardan dünyâda tokluğu çok olanların, âhirette açlığı uzun olacaktır.” buyurmuşlardır.
Midesi yemekle dolmuş olanın kalbine hikmet girmez. Bir kişi az yerse az su içer. Az su içen kişinin uykusu az olur. Uykusu az olan kişi ömrünün bereketini görür. Çok yemek de çok uyumayı gerektirir. Çok uyuyan kimsenin ömrünün bereketi kaybolur. Bir kimse herhangi bir sebeple doymak derecesinden daha az yemekle iktifa ederse onun bedeni gıdayı daha güzel kabul eder. Nefsinin ve kalbinin halleri daha iyi olur. Karnını tıka basa dolduruncaya kadar yiyenin hâli bunun aksine olur.
Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ) buyurmuştur ki: “Resûlullah Efendimiz Hazretleri tam doyuncaya kadar yememiştir. Âilesinden yemek istemezlerdi. (Yani ‘yemek getirin, yiyelim’ yahut ‘gönlümüz falan yemeği istiyor, onu getirin.’ dediği görülmezdi.) Eğer yemek getirirlerse yerdi. Her ne yiyecek ve her ne içecek verseler reddetmez, kabul ederdi.” (Mevâhib-i Ledünniyye