Ebeveynler, Çocuklarımızın Öğretmenlerinin İşlerini Zorlaştırmayı Bırakmanın Zamanı Geldi
4 Nisan 2016 0 4.041 views
Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Üç çocuk babasıyım. Bir oğlum (sekiz yaşında) ve iki kızım (yedi ve dört yaşlarında) var. Eşim ise son 15 yıldır ilkokul öğretmenliği yapıyor. Eşim öğretmen olduğu için çok uzun saatler boyunca öğretmen hikayeleri dinlemiş olduğumu tahmin edebilirsiniz. Bu, ebeveyn arkadaşlarımla paylaşmak istediğim çok sayıda şeyi fark etmemi sağladı.
Çocuklarımıza büyük bir kötülük yapıyoruz. Modern çağda maalesef başarılı olmaktan aciz olacak bir çocuk nesli yetiştiriyoruz. Onlara ben merkezci olmayı ve daha denemeden vazgeçmeyi öğretiyoruz.
Son yıllarda çok fazla öğretmenle iletişim kurarak edindiğim bütün bilgilerden aldığım dersleri sizlere de aktarmak istiyorum.
Ebeveynler, siz çocuğunuzun en iyi arkadaşı değil, anne-babasısınız.
Bu, ebeveyn arkadaşlarıma anlatmak istediğim en önemli konu. Sizler çocuklarınızın arkadaşı değilsiniz. Sizler çocuklarınızın ebeveynlerisiniz. Sizin işiniz çocuklarınıza iyi davranışlar ve iyi ahlak aşılamak ve kuralları uygulamak. Tanıştığım çok fazla sayıda ebeveyn, çocuklarının önce en iyi arkadaşı sonra anne-babası olmaları gerektiğini düşünüyor.
Bu bir hata. İyi bir arkadaş, hem iyi hem de kötü zamanlarda sizi destekleyen kişidir ama sizi kendi davranışlarınızdan ve eylemlerinizden sorumlu tutmaz ya da size disiplin vermez. Ebeveynlerimiz bu yüzden vardır.
Ebeveynler, öğrenilmiş çaresizlik sizin hatanızdır, çocuğunuzun değil.
Eğer bizim ebeveyn jenerasyonunun, çocuklarına aşıladığı gerçek bir yanlış şey varsa, o da öğrenilmiş çaresizliktir. Öğrenilmiş çaresizlik, bir çocuk “Ben bunu yapamam” dediğinde ebeveynlerinin bu işi onlar için yapmasıdır. Böyle yaparak, ya bir kere denedikten sonra ya da hatta denemeye bile tenezzül etmeden vazgeçen çocuklar yetiştiriyoruz.
Hata büyümenin bir parçasıdır ve çocuklar hata yapmayı, sonra kendilerini toparlamayı, yaptıkları hatayı geride bırakmayı ve tekrar denemeyi öğrenmelidir. Yönergeleri nasıl takip etmeleri gerektiğini kendi başlarına çözmeleri gerekir. Ya da kendilerine tamamlamaları gereken bir iş verildiğinde ve o işle ilgili hiçbir yönerge verilmediğinde, hangi adımları takip etmeleri gerektiğini keşfetmeleri gerekir.
Çocuklarınıza bir şeyin nasıl yapılacağını gösterin (ya da onlara yönerge verin), sonra geri çekilin ve bırakın kendileri yapmayı denesinler. Elbette sizin yapabileceğiniz kadar iyi yapamayacaklardır, ama bu da büyümenin bir parçasıdır. Eğer onlara şans verirseniz, emin olun gittikçe daha iyi olacaklardır. Ama eğer onlara şans vermezseniz asla öğrenemeyecekler.
Bir öğretmeni, bir çalışmayı ya da kendisine verilen bir işi bitirmeyi bile denemeyen bir çocuk kadar üzen ve hayal kırıklığına uğratan başka bir şey yoktur. Ancak maalesef buna her gün şahit oluyorlar, çünkü çok fazla sayıda helikopter ebeveyn çocukları için bütün zor şeyleri yaparak onları güçsüz, aciz, donanımsız ya da denemeye ve kendilerine verilen işleri nasıl başaracaklarını anlamaya isteksiz bir hale getiriyor.
Ebeveynler, çocuklarınızı savunmalısınız mutlaka, ama aynı zamanda çocuğunuzun öğretmenini de desteklemelisiniz.
Pek çok ebeveyne, çocuklarını savunmanın onların görevi olduğu öğretilmiştir. Bu kesinlikle doğrudur. Ancak unutmayın, çocuğunuzu savunmak, çocuğunuzun öğretmenini destekleme sorumluluğunuzu elinizden almamalıdır. Çocuğunuzun öğretmenini desteklemek demek, onları dinlemek ve çocuğunuzla ilgili olarak söylediklerini kabul etmek demektir. Çünkü ister inanın ister inanmayın, çocuğunuz sizin olmadığınız zamanlarda, yanınızda olduğundan farklı davranıyor olabilir.
Ayrıca pek çok ebeveyn öğretmenlerin birer profesyonel olduğu gerçeğini gözden kaçırıyor olabilir. Herkesin okula gitmiş olması, herkesin öğretmek konusunda uzman olduğu anlamına gelmez. Çocuğunuzun önünde öğretmeniyle ters düşer ya da onu sorgularsanız, çocuğunuza öğretmenin otoritesinin saygı duyulacak bir şey olmadığını söylüyor olursunuz.
Bir öğretmen size bir şey söylediğinde çocuğunuza dönüp öğretmeninin söylediği şeyin doğru olup olmadığını sormayın. Bunu yaparak çocuğunuzu da konuşmaya kattığınızı düşünüyor olabilirsiniz, ama aslında yaptığınız şey öğretmenin güvenilirliğini onun gözü önünde sorgulamaktır. Aslında ona, çocuğunuz onaylayana kadar size söylediği şeye inanmayacağınızı söylemiş olursunuz.
Ebeveynler, çocuğunuzun öğretmeni, sizin çocuğunuzun eğitiminde oynadığınız rolün yerine geçemez.
Çoğu ebeveyn, yanlış bir şekilde, öğretmenlerin okulda çocuklarına ihtiyaçları olan bütün yaşam derslerini öğrettiklerine inanırlar. Ebeveynler olarak çocuklarımıza iyi ve saygı dolu davranışları aşılması gerekenler bizleriz, okullar değil.
Ayrıca pek çok ebeveyn “Bunu öğretmeyi çocuğumun öğretmenine bırakıyorum” der. Sayılarla düşünelim: Çocuğunuzun öğretmeni günde yedi saat, haftada beş gün, yılda yaklaşık 30 hafta onlarla beraber. Bu, çocuklara müfredatı öğretmenin üzerine bir de nasıl davranacaklarını öğretmek için yeterli bir zaman dilimi değil.
Ebeveyn olarak sizin göreviniz bir örnek oluşturmak ve çocuğunuza yaşama dair önemli dersler vermektir. Çocuğunuzun öğretmeni sizin öğrettiklerinizi tamamlayabilir, ama çocuğunuzun taklit edeceği kişiler sizlersiniz. Bu yüzden onlara taklit edebilecekleri iyi bir şey verin.
4 Nisan 2016 0 4.041 views
Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Üç çocuk babasıyım. Bir oğlum (sekiz yaşında) ve iki kızım (yedi ve dört yaşlarında) var. Eşim ise son 15 yıldır ilkokul öğretmenliği yapıyor. Eşim öğretmen olduğu için çok uzun saatler boyunca öğretmen hikayeleri dinlemiş olduğumu tahmin edebilirsiniz. Bu, ebeveyn arkadaşlarımla paylaşmak istediğim çok sayıda şeyi fark etmemi sağladı.
Çocuklarımıza büyük bir kötülük yapıyoruz. Modern çağda maalesef başarılı olmaktan aciz olacak bir çocuk nesli yetiştiriyoruz. Onlara ben merkezci olmayı ve daha denemeden vazgeçmeyi öğretiyoruz.
Son yıllarda çok fazla öğretmenle iletişim kurarak edindiğim bütün bilgilerden aldığım dersleri sizlere de aktarmak istiyorum.
Ebeveynler, siz çocuğunuzun en iyi arkadaşı değil, anne-babasısınız.
Bu, ebeveyn arkadaşlarıma anlatmak istediğim en önemli konu. Sizler çocuklarınızın arkadaşı değilsiniz. Sizler çocuklarınızın ebeveynlerisiniz. Sizin işiniz çocuklarınıza iyi davranışlar ve iyi ahlak aşılamak ve kuralları uygulamak. Tanıştığım çok fazla sayıda ebeveyn, çocuklarının önce en iyi arkadaşı sonra anne-babası olmaları gerektiğini düşünüyor.
Bu bir hata. İyi bir arkadaş, hem iyi hem de kötü zamanlarda sizi destekleyen kişidir ama sizi kendi davranışlarınızdan ve eylemlerinizden sorumlu tutmaz ya da size disiplin vermez. Ebeveynlerimiz bu yüzden vardır.
Ebeveynler, öğrenilmiş çaresizlik sizin hatanızdır, çocuğunuzun değil.
Eğer bizim ebeveyn jenerasyonunun, çocuklarına aşıladığı gerçek bir yanlış şey varsa, o da öğrenilmiş çaresizliktir. Öğrenilmiş çaresizlik, bir çocuk “Ben bunu yapamam” dediğinde ebeveynlerinin bu işi onlar için yapmasıdır. Böyle yaparak, ya bir kere denedikten sonra ya da hatta denemeye bile tenezzül etmeden vazgeçen çocuklar yetiştiriyoruz.
Hata büyümenin bir parçasıdır ve çocuklar hata yapmayı, sonra kendilerini toparlamayı, yaptıkları hatayı geride bırakmayı ve tekrar denemeyi öğrenmelidir. Yönergeleri nasıl takip etmeleri gerektiğini kendi başlarına çözmeleri gerekir. Ya da kendilerine tamamlamaları gereken bir iş verildiğinde ve o işle ilgili hiçbir yönerge verilmediğinde, hangi adımları takip etmeleri gerektiğini keşfetmeleri gerekir.
Çocuklarınıza bir şeyin nasıl yapılacağını gösterin (ya da onlara yönerge verin), sonra geri çekilin ve bırakın kendileri yapmayı denesinler. Elbette sizin yapabileceğiniz kadar iyi yapamayacaklardır, ama bu da büyümenin bir parçasıdır. Eğer onlara şans verirseniz, emin olun gittikçe daha iyi olacaklardır. Ama eğer onlara şans vermezseniz asla öğrenemeyecekler.
Bir öğretmeni, bir çalışmayı ya da kendisine verilen bir işi bitirmeyi bile denemeyen bir çocuk kadar üzen ve hayal kırıklığına uğratan başka bir şey yoktur. Ancak maalesef buna her gün şahit oluyorlar, çünkü çok fazla sayıda helikopter ebeveyn çocukları için bütün zor şeyleri yaparak onları güçsüz, aciz, donanımsız ya da denemeye ve kendilerine verilen işleri nasıl başaracaklarını anlamaya isteksiz bir hale getiriyor.
Ebeveynler, çocuklarınızı savunmalısınız mutlaka, ama aynı zamanda çocuğunuzun öğretmenini de desteklemelisiniz.
Pek çok ebeveyne, çocuklarını savunmanın onların görevi olduğu öğretilmiştir. Bu kesinlikle doğrudur. Ancak unutmayın, çocuğunuzu savunmak, çocuğunuzun öğretmenini destekleme sorumluluğunuzu elinizden almamalıdır. Çocuğunuzun öğretmenini desteklemek demek, onları dinlemek ve çocuğunuzla ilgili olarak söylediklerini kabul etmek demektir. Çünkü ister inanın ister inanmayın, çocuğunuz sizin olmadığınız zamanlarda, yanınızda olduğundan farklı davranıyor olabilir.
Ayrıca pek çok ebeveyn öğretmenlerin birer profesyonel olduğu gerçeğini gözden kaçırıyor olabilir. Herkesin okula gitmiş olması, herkesin öğretmek konusunda uzman olduğu anlamına gelmez. Çocuğunuzun önünde öğretmeniyle ters düşer ya da onu sorgularsanız, çocuğunuza öğretmenin otoritesinin saygı duyulacak bir şey olmadığını söylüyor olursunuz.
Bir öğretmen size bir şey söylediğinde çocuğunuza dönüp öğretmeninin söylediği şeyin doğru olup olmadığını sormayın. Bunu yaparak çocuğunuzu da konuşmaya kattığınızı düşünüyor olabilirsiniz, ama aslında yaptığınız şey öğretmenin güvenilirliğini onun gözü önünde sorgulamaktır. Aslında ona, çocuğunuz onaylayana kadar size söylediği şeye inanmayacağınızı söylemiş olursunuz.
Ebeveynler, çocuğunuzun öğretmeni, sizin çocuğunuzun eğitiminde oynadığınız rolün yerine geçemez.
Çoğu ebeveyn, yanlış bir şekilde, öğretmenlerin okulda çocuklarına ihtiyaçları olan bütün yaşam derslerini öğrettiklerine inanırlar. Ebeveynler olarak çocuklarımıza iyi ve saygı dolu davranışları aşılması gerekenler bizleriz, okullar değil.
Ayrıca pek çok ebeveyn “Bunu öğretmeyi çocuğumun öğretmenine bırakıyorum” der. Sayılarla düşünelim: Çocuğunuzun öğretmeni günde yedi saat, haftada beş gün, yılda yaklaşık 30 hafta onlarla beraber. Bu, çocuklara müfredatı öğretmenin üzerine bir de nasıl davranacaklarını öğretmek için yeterli bir zaman dilimi değil.
Ebeveyn olarak sizin göreviniz bir örnek oluşturmak ve çocuğunuza yaşama dair önemli dersler vermektir. Çocuğunuzun öğretmeni sizin öğrettiklerinizi tamamlayabilir, ama çocuğunuzun taklit edeceği kişiler sizlersiniz. Bu yüzden onlara taklit edebilecekleri iyi bir şey verin.